3 Dünya Yazarından En Çok Satan Kitaplar (3 Kitap)
Paulo Coelho
Türk Kitabevi'nin yeni kampanyası!.. "Hangi kitabı okusam" diyenler için tavsiye kitaplar!.. 3 Dünya Yazarından En Çok Satan Kitaplar!..
Setimizdeki Eserler:
1) Simyacı / Paulo Coelho :
Simyacı, dünyaca ünlü Brezilyalı yazar Paulo Coelho’nun üçüncü romanı. 1996 yılından bu yana Türkiye’de de çok okundu, çok sevildi, çok övüldü bu kitap. Bir büyük Doğu klasiği olan Mevlânâ’nın ünlü Mesnevî’sinde yer alan bir küçük öyküden yola çıkarak yazılan bu roman, yüreğinde çocukluğunun çırpınışlarını taşıyan okurlar için bir “klasik” yapıt haline geldi.Simyacı, İspanya’dan kalkıp Mısır piramitlerinin eteklerinde hazinesini aramaya giden Endülüslü çoban Santiago’nun masalsı yaşamının öyküsü. Ama aynı zamanda bir “nasihatnâme”; “Yazgına nasıl egemen olacaksın? Mutluluğunu nasıl kuracaksın?” gibi sorulara yanıt arayan bir yaşam ve ahlak kılavuzu. Mistik bir peri masalına benzeyen bu romanın, dünyanın dört bir yanında bunca sevilmesinin gizi, kuşkusuz bu kılavuzluk niteliğinden kaynaklanıyor. Simyacı’yı okumak, herkes daha uykudayken şafak vakti uyanıp güneşin doğuşunu izlemeye benziyor.
2) Kırmızı Pazartesi / Gabriel Garcia Marquez :
Kolombiyalı büyük yazar Gabriel García Márquez’in 1981’de yayımlanan yedinci romanı Kırmızı Pazartesi, işleneceğini herkesin bildiği, engel olmak için kimsenin bir şey yapmadığı bir namus cinayetinin öyküsü.
Hem Kolombiya’da, hem de yayımlandığı dünyanın dört bir yanındaki pek çok ülkede sarsıcı etkileri olmuş bir roman...
Usta yazar, çocukluğunu geçirdiği kasabada yıllar önce yaşanmış bir cinayet olayını aktarıyor. Romanın kahramanı Santiago Nasar’ın öldürüleceği daha ilk satırlardan belli.
Kırmızı Pazartesi, yalnızca bir cinayetin arka planını değil, bir halkın ortak davranış biçimlerinin potresini de çiziyor. Böylece, sonuna dek ilgiyle okuyacağınız bu kısa ve ölümsüz roman, bir toplumsal ruhçözümü niteliği de kazanmış oluyor.
3) 1984 / George Orwell:
“Yalnızca politik bir roman değil, teşkilat insanının zihnindeki derin yabancılaşmaya tanı koyan bir kitap.”
Erich Fromm
George Orwell’in hayattayken yayımladığı son kitap olan 1984, distopik roman türünün klasik bir örneği. Bireyin kişiliğine ve özgürlüğüne tarihi, siyasi, sosyal ya da ahlaki bağlamda bir tehdit oluşturan totaliter sisteme ve iktidar baskısına karşı uyarı niteliğinde yazılmış olan 1984, tasavvur ettiği gelecek daha gerçekçi hale geldikçe etkisi bir o kadar artan ender yapıtlardan.
1984 yılında dünya, sürekli savaş halinde olan üç süper-devlete bölünmüştür: Okyanusya, Avrasya ve Doğuasya. Başkenti Londra olan Okyanusya, İngsos, yani İngiliz Sosyalizmi ilkeleri ve her şeyi gören, her şeyi bilen Büyük Birader tarafından yönetilmektedir. Doğruluk Bakanlığı çalışanı Winston Smith, kitapları ve gazete yazılarını “doğrultmakla,”
yani Parti’nin söylemlerini ve tahminlerini doğrulamak için onları değiştirmekle görevlidir. Winston yazılı tarihi değiştirerek Parti’nin gücüne katkıda bulunurken, gitgide bu gücü sorgulamaya başlar.
Gerçeğe duyduğu özlemle, Parti’nin dayattığı “çiftdüşün”e uyum gösteremez hale gelir. Julia’ya âşık olmasıyla Parti’ye olan isyanı da büyür ama Büyük Birader’in onu izlediği gerçeğinden kaçamaz.
Orwell’in kitap için düşündüğü ilk isimle, “Avrupa’daki son insan” olarak tanımladığı Winston Smith ve partneri Julia, insanlığın kırıntısını koruyabilmek için umutsuzca mücadeleye girişirler.
Okuyucunun zihninde yer edecek ürkütücü bir gelecek ihtimali…
“Sonrasında hep tetikte kaldığım tehlike bayraklarına erkenden dikkatimi çektiği için Orwell’e sonsuza dek minnettarım.”
Margaret Atwood
Setimizdeki Eserler:
1) Simyacı / Paulo Coelho :
Simyacı, dünyaca ünlü Brezilyalı yazar Paulo Coelho’nun üçüncü romanı. 1996 yılından bu yana Türkiye’de de çok okundu, çok sevildi, çok övüldü bu kitap. Bir büyük Doğu klasiği olan Mevlânâ’nın ünlü Mesnevî’sinde yer alan bir küçük öyküden yola çıkarak yazılan bu roman, yüreğinde çocukluğunun çırpınışlarını taşıyan okurlar için bir “klasik” yapıt haline geldi.Simyacı, İspanya’dan kalkıp Mısır piramitlerinin eteklerinde hazinesini aramaya giden Endülüslü çoban Santiago’nun masalsı yaşamının öyküsü. Ama aynı zamanda bir “nasihatnâme”; “Yazgına nasıl egemen olacaksın? Mutluluğunu nasıl kuracaksın?” gibi sorulara yanıt arayan bir yaşam ve ahlak kılavuzu. Mistik bir peri masalına benzeyen bu romanın, dünyanın dört bir yanında bunca sevilmesinin gizi, kuşkusuz bu kılavuzluk niteliğinden kaynaklanıyor. Simyacı’yı okumak, herkes daha uykudayken şafak vakti uyanıp güneşin doğuşunu izlemeye benziyor.
2) Kırmızı Pazartesi / Gabriel Garcia Marquez :
Kolombiyalı büyük yazar Gabriel García Márquez’in 1981’de yayımlanan yedinci romanı Kırmızı Pazartesi, işleneceğini herkesin bildiği, engel olmak için kimsenin bir şey yapmadığı bir namus cinayetinin öyküsü.
Hem Kolombiya’da, hem de yayımlandığı dünyanın dört bir yanındaki pek çok ülkede sarsıcı etkileri olmuş bir roman...
Usta yazar, çocukluğunu geçirdiği kasabada yıllar önce yaşanmış bir cinayet olayını aktarıyor. Romanın kahramanı Santiago Nasar’ın öldürüleceği daha ilk satırlardan belli.
Kırmızı Pazartesi, yalnızca bir cinayetin arka planını değil, bir halkın ortak davranış biçimlerinin potresini de çiziyor. Böylece, sonuna dek ilgiyle okuyacağınız bu kısa ve ölümsüz roman, bir toplumsal ruhçözümü niteliği de kazanmış oluyor.
3) 1984 / George Orwell:
“Yalnızca politik bir roman değil, teşkilat insanının zihnindeki derin yabancılaşmaya tanı koyan bir kitap.”
Erich Fromm
George Orwell’in hayattayken yayımladığı son kitap olan 1984, distopik roman türünün klasik bir örneği. Bireyin kişiliğine ve özgürlüğüne tarihi, siyasi, sosyal ya da ahlaki bağlamda bir tehdit oluşturan totaliter sisteme ve iktidar baskısına karşı uyarı niteliğinde yazılmış olan 1984, tasavvur ettiği gelecek daha gerçekçi hale geldikçe etkisi bir o kadar artan ender yapıtlardan.
1984 yılında dünya, sürekli savaş halinde olan üç süper-devlete bölünmüştür: Okyanusya, Avrasya ve Doğuasya. Başkenti Londra olan Okyanusya, İngsos, yani İngiliz Sosyalizmi ilkeleri ve her şeyi gören, her şeyi bilen Büyük Birader tarafından yönetilmektedir. Doğruluk Bakanlığı çalışanı Winston Smith, kitapları ve gazete yazılarını “doğrultmakla,”
yani Parti’nin söylemlerini ve tahminlerini doğrulamak için onları değiştirmekle görevlidir. Winston yazılı tarihi değiştirerek Parti’nin gücüne katkıda bulunurken, gitgide bu gücü sorgulamaya başlar.
Gerçeğe duyduğu özlemle, Parti’nin dayattığı “çiftdüşün”e uyum gösteremez hale gelir. Julia’ya âşık olmasıyla Parti’ye olan isyanı da büyür ama Büyük Birader’in onu izlediği gerçeğinden kaçamaz.
Orwell’in kitap için düşündüğü ilk isimle, “Avrupa’daki son insan” olarak tanımladığı Winston Smith ve partneri Julia, insanlığın kırıntısını koruyabilmek için umutsuzca mücadeleye girişirler.
Okuyucunun zihninde yer edecek ürkütücü bir gelecek ihtimali…
“Sonrasında hep tetikte kaldığım tehlike bayraklarına erkenden dikkatimi çektiği için Orwell’e sonsuza dek minnettarım.”
Margaret Atwood
Yazar: Paulo Coelho
Yayın evi: Can Yayinlari
19,20 €
51 % daha ucuz
Weitere Informationen
Yazar:
Bu ürünü alanlar başka neler almışlar?
Değerlendirme
Yorum bulunmamaktadır: Yorum yazınız!